- yukarı
-
1́is.1. 顶, 顶部, 顶端, (楼层的)最上一层: ağacın \yukarısı 树梢 binanın \yukarısı 楼顶 evin \yukarısı 房顶, 屋顶 Bizim evin yukarısında Ayşeler oturuyorlar. 阿伊赛一家住在我们楼的顶层。A! Kedi pastırmaları yukarıda bire kadar yemiştir. 哎呀!猫在上面把腊肉吃了个一干二净。2. 上级, 上级领导, 上司: emir \yukarıdan 上级的命令, 上级下的命令 Yukarının verdiği karara uyuyoruz. 我们按上级决定办事。2́s. 上的, 上面的, 上边的; 上头的; 上层的: \yukarı kat 上一层 \yukarı mahalle 上街区 Okulumun yeri yukarı sokaktadır.我的学校在上街区。3́zf. 向上, 往上, 在上面, 在上边, 在上头; 在楼上, 在上层: Eller yukarı! 举起手来!Yukarı çıktılar. 他们上去了。Sıcak hava yukarı çıkar. 热气往上走。◇ -i \yukarı çıkarmak 扶起: Yaşlı kadın, gözyaşları arasında onu yukarı çıkardı. 老太太含着眼泪把他扶了起来。-den \yukarı göstermek 显得比实际年龄要大 \yukarıdan 从上面; 从高处; 从上游; 从上级来 \yukarıdan almak 藐视, 轻视, 无视; 颐气指使, 盛气凌人 \yukarıdan aşağı 由上而下 -i \yukarıdan aşağı süzmek 仔细打量, 上下打量: Yeni gelen işçiyi yukarıdan aşağı süzdü, “seni işe alıyorum,” dedi. 他把新来的工人上下打量了一番, 雇佣了他。\yukarıdan aşağıya kulak kesilmek 全神贯注地听, 非常认真地听 \yukarıdan atıp aşağıdan tutmak 发狂, 暴怒, 大发脾气 -e \yukarıdan bakmak 藐视, 轻视, 看不起: Burnu havalardaydı, arkadaşlarına yukarıdan bakıyordu. 他趾高气扬, 看不起同学们。◆ Yukarı tükürse bıyık, aşağı tükürse sakal. 左右为难: Kardeşlerimin tartışmasına bir son veremiyorum; yukarı tükürsem bıyık, aşağı tükürsem sakal. 他们在争吵不休, 我却无法制止, 他们都是我的兄弟, 我左右为难。
Türkçe-Çince Sözlük. 2014.